![]() |
Tweet | Tarih: 27-10-2018 17:12 |
Prag Viyana’ya dört saat uzaklıkta. Trenle de gidebilirsiniz ancak yok ben görerek gideceğim diyorsanız otobüsü tercih edebilirsiniz. Aralarında fiyat olarak da , zaman olarak da çok fark yok. Ancak otobüs firmalarına çok güvenmeyin. Siz daha Türkye iken yaptığınız rezervasyona Avrupa firmaları pek sadık değil. Biletiniz almak için gitmeden size aniden bir mesaj geliyor, operasyon hatası nedeniyle dönüş biletiniz iptal ettiklerini söylüyorlar ve "üzgünüz"diyorlar.
Herhalde bizim kadar üzgün olamazlar, sınırlı paramızla yeni ödeme çıkması demek. Sonra bir mesaj daha, bir başka firmayla gelmemiz halinde paranın iaede edileceği söyleniyor. Bu arada, Eurollne adlı Fransız firmasının bilet dağıtımını yapan Kanada firması BugBus adlı firmaya yazıyoruz," Bir sorun var mı?"babından, size "sorun yok"diyorlar. Güvenemiyoruz, sabah terminale gideceğimizde ne ile karşılaşacağımızı bilmediğimizden, “Tuna gezisi yapalım en iyisi ve sonra Edberg’e gidip, biletimiz soralım, iade alabiliyorsak da paramızı alalım"diye düşünüyoruz Fakat içimize kara kurt düştüğünden önce sabah erkenden Viyana’nın Edberg bölgesine gidiyoruz. İş ve sanayi bölgesi, Tuna nehrine yakın dizilmiş bir çok firma. Nazlı nazlı akan Tuna, adeta beni bu kirlilikten kurtarın diyor. Euroline otobüsü geliyor ve biletimize bakıp, “biletiniz doğru, gidiş ve dönüşü yapabilirsiniz “ deyip, hareket noktasının Edberg olduğunu söylüyor.
Neyse…” diyoruz, Tadımız kaçırmayalım, bugünü Tuna gezisine ayıralım ve nehir üzerinden Bratislava’ya kadar gidelim”. Sonra vazgeçiyoruz ve bir saatlik tekne turuyla yetiniyoruz, moralimiz bozdular çünkü, kendimize güvenimiz sarsıldı herhalde. Tuna oldukça debisi yüksek ve derin bir mavi nehir. Yolculuk güzel geçiyor. Sahilden çevreyi tanımaya çalışıyoruz.
Yine kent merkezine dönüyoruz. Otobüs ile şehir turuna bu kez katılıyoruz. Tur firmaları yolunuzun üzerine stant kurmuşlar, kolayca bilet alıyoruz ve sizinle ilgileniyorlar. Gün sonun da ertesi günkü Prag gezisinin biletleri için yazışmakla geçitiyoruz , bir iki saatimiz., sonra ver elini Viyana akşamı. Gece geç saatte otelimize dönüyoruz, oldukça stresli ve yoğun bir gün geçirmişiz. Filtre kahvelerimizi içip,yorgunluğumuz attıktan sonra , sabah erken kalkmak üzere yatıyoruz.
Sabah Edberg’den her hangi bir tuzağa düşmemek için biletimizin sorunlu olduğu EuroLine firmasının otobüsüne biniyoruz. Oysa Almanların Avrupa düzeyinde sefer yapan FlixBus otobüsleriyle bu seyahati yapabilirdik, Euro’su varya adında, güven verici, bize o çekici geldi ne de olsa Avrupa adını taşıyordu. Birde Aratur var ama o da Bulgarların. Brno’da mola veriyor otobüs. Göl kenarında tatil şehri. Sessiz ve sakin. Daha çok ortada dolaşan yaşlılara bakarak, yaşlılar için dinlence alanı. Uykumuz var ama uyumak istemiyoruz, mümkün olduğunca çok şey görmek istiyoruz. Prag’da otobüs terminalinde iniyoruz hemen yanı başında Prag’ın merkezi olan Old Town Meydanı’na ulaşıyoruz.
“Altın Şehir” diye anılan Avrupa’nın kalbi olarak ifade edilen bu şehrin, merkezine gelince bu lakapları hak ettiğini anlıyoruz. Meydan Viyana’da ki gibi değil, bir ucu tepeye kadar çıkıyor. Eski Belediye Binası ve üzerinde ki astronomik saati görüyorsunuz. Kuleye çıkıyorsunuz, ancak her şeyin olduğu gibi kenti kuleden görmenin de ağır bedeli var ve bizim paramızla hiç de ucuz sayılmaz. Meydan da her ülkeden insan var, ancak Starbucks’da bir kahve bile 20 Euro.
Sokaklar da sanatçılar yer alıyor, insanı saran sıcak bir kent. El işlerinden, fabrikasyona varıncaya kadar her çeşit hediyelik eşya var. Bu kent Viyana gibi değil tamamen tarihi bir kent. Ortaçağ’dan kalma çok sayıda binaya rastlıyorsunuz. İnsanın canı Prag’dan gitmek istemiyor, sımsıcak sarıyor sizi, burada bir gece daha kalıp, kenti iyice yaşamaya bakmak en doğrusu. Meydan da halk lideri Jan Zelivsky ve İmparator Matthias’a isyan eden 27 liderinidam edildiği yer. Bastığınız yerde o kanın ayaklarınızın altında k sıcaklığını duyar gibisiniz, sanki o insanlar meydanın ortasından size bakıyor. İçiniz buruluyor, idam edilen yoldaşlarınızı anımsayıp. İnsanlık tarihi böyle ilerledi hep,. Hep birileri bedel ödedi, içinde yaşadığı toplumu için. Bazılarının tarih koşullar yanındaydı ve isyanlarını zaferle taçlandırdılar. Bazıları ise toplumun tekerini biraz daha ileri çevirdiler amaçlarına ulaşamadılarsa da. Vritna Nehri sanki bunları biliyor ve sır gibi saklıyormuşcasına sessiz, derinden akıyor. Karl Köprüsü karşıda ki feodalitenin kalesini Old Meydanına bağlıyor. Beş yüz metre olduğu söylenen köprü üzerinde ki heykellerin yanı sıra ressamlara portrenizi yaptırabilirsiniz.
Prag’a gelmişken tavsiyeye uyup, Atatürk’ünde bir süre tedavi gördüğü Karlova Vary şehrine uğrayın. Burası ise dağlar arasında, doğanın ortasında tarihi bir merkez. Prag’a iki saat mesafe de. Yine aynı yol üzerinde Trezin Toplama Kampı size insanlığın acılarını anlatıyor. Prag’a dönünce buraları gezdikten sonra romantik sandığınız Parg’ın merkezinde ki neden Paris sokağı ve Yahudi Sokağı boynu bükük, hüzünlü olduğunu anlıyorsunuz.Cumhuriyet Meydanı ise hareketli. Bu boydan boya caddenin bir köşesinde Türk kebapçı olmazsa olur mu? Bize sağolsunlar çok yardımcı oldular. Hele Özbek bayan çalışanı, patronu olsun olmasın bizim her sorumuza yanıt verdi. Prag’a gelmişken, çeviri olarak basılan ünlü dönüşüm-başkalaşım kitabına karikatürler çizdiğim ünlü yazar Kafka adına açılmış müzeyi de ziyaret edebilirsiniz. Prag, Viyana’ya göre daha ucuz, otel ücretleri de dahil. Ama şunu anlıyorsunuz, taş bulunduğu yerde ağır ve hiçbir yer ülkemiz gibi sizi çocuklarını bağrına basan ana gibi değil. Hele gördüklerinizden sonra.
Dönüş de EuroLine firması dönüş biletimizin kapalı olduğunu söylüyor. Gestapo döküntüsü şişman kadın sahneye çıkıyor ve alaycı ifadeyle… O kadar öfkeliyim ki, hele o yüzünde ki bizi salak yerine koyan ifade yok mu? Neyse bizde artık bağırma çağırma dışında o müstehzi ifadeli kadından bir şey çıkaramayacağımız anlıyor ve fotoğrafını çektikten sonra Alman FlixBus firmasından yeniden bilet alıp, Viyana’ya dönüyoruz.
Kalan anlarımızı da Viyana’da geçirip, buraya göçmen olarak gelenlerin yerli halk ve yönetimi tarafından nasıl ezildiğini,aldatıldığını düşünerek, koşar adım ülkemize dönmeye karar veriyoruz.
Bu arada EuroLine firmasının bilet dağıtımı yapan BugBus firmasından mesaj alıyoruz, bilet bedelinin üç iş günü içinde ekstremize iade edileceğini söylüyorlar, kaç üç gün geçti bilmiyorum, hala yok. Hani dava mı açsam, biraz daha bekledikten sonra bilemiyorum Sanıyorum söz Prag'dan gelmiyor ama yine de "Pragmatik" davranalım diyoruz.